29 Eylül 2011

Bloga uyarı

Ey blog,
İşe gelip de bugün canım işi istemyor, ben niye oğlumla değilim, evde olsaydım şöyle olurdu, böyle yapardık gibi birşeyler yazarsam bana böyle postu yazdırma. Hadi yazdım, sen sen ol, yayınlama.
Bak bu iki oluyor. Yazıyorum, yayınlıyorum, aradan birkaç saat geçince evden "yetiş, ateşten yanıyor!" telefonu alıyorum.
Bundan sonra bu tip bunalım düşüncelerimi evrene ve özellikle De.m.ir'e göndermeden kendi içimde saklasam daha iyi olcak...
hem ilgine hem bilgine...

27 Eylül 2011

Ya 24 saat yetmiyorsa?

Bazen istiyorum ki 24 saat olmasın gün.
48 saat olsun en azından.
10 saatini işte,7 saatini uykuda mı geçiriyoruz. Olmasın işte öyle...
Geriye kalsın 31 saat hem de bomboş.
Evde olalım, oğluma kek yaparım.
O yere yatmış yeni oyuncağını incelerken ben de onun dibine yatarım.
Baby tv de izlettiririm söz, izlesin ne olacak daha gün çook uzun derim. 
Böyle geçmesin günler, bu kadar hızlı olmasın herşey.
Okula ben bırakırım, kapısında ben beklerim.
Daha 4 kere gittiği, 2'sinde erken terkettiği okulundan ben alırım onu.
Ben götürürüm parka, silerim düştükçe dizlerindekileri.
Alırım simitçiden bir simit, kopara kopara yeriz yürüken sokaklarda.
Yetmiyor bana 24 saat, ya da ben yetemiyorum ya kendime ya evdekilere.
Bugüne de böyle başladım ya, hadi bakalım...


19 Eylül 2011

İşte hayat

Ah be blog, içimin “tuhaf” olduğu günlerden biri yine bugün. Demir’in ilk deneyimini yaşayacağı günlerden biri. Oyun grubuna başlıyor, haftada 3 gün, günde 2,5 saatlik oyun grubuna. İçime en çok sinen gruba. Demir’e “öğrencimiz” diye hitap etmek yerine “Demir” diyen, diğerlerinden “çocuklar” diye bahseden Iraz ablaya... Benim ona anlatamadıklarımı anlatacağına, ona birşeyler katacağına pek inandığıma Iraz’a.

Nennişi götürecek onu, yolda olmalılar şimdi... Demir içeride oyun oynarken yeni arkadaşlarıyla, nennişi bekleyecek onu kapıda. İstediği zaman gidip görebilsin diye. Güvenebilsin, üzülmesin diye...

Ben işteyim, aklım onlarda. Nasıl oynayacak, nelere tepki verecek, arkadaşlarına nasıl davranacak, derdini nasıl anlatacak, merak içindeyim...

Sabah evden çıkarken, öptüm kafasını “Allah zihin açıklığı versin” dedim. Anlamadı, “gitme” dedi sadece ve ümitsizce. Bugün yine o günlerden biri işte. Niye buradayım, değiyor mu, hangisi doğru acaba günlerimden biri daha...

Oyun grubu bile beni bu kadar heyecanlandırıken, okula başlayınca naparım acaba? Bir hafta kapıda bekleyeceğim galiba!!

  

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis