31 Ekim 2007

İlkyardım timi: Flash disk


Flash disk yani bir nevi hayat kurtarıcı! Artık birçok kişinin anahtarlığının bir parçası. İlk çıktığında kendi kocaman, kapasitesi çok sınırlıydı. Gitgide küçüldü, şimdi 2 GB'lar piyasada fink atıyor. Tasarımcılar da konuyu ele aldı ve işte...



23 Ekim 2007

Daha iyisini yapmak!

İntertürk yangın söndürme tüpleri, cihazları vb. satan/üreten bir firmaymış. Sektörel bir dergiye ilan vermişler ve ilanda kocaman bir slogan kullanmışlar: Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi BU!"
Slogan için söylüyorlarsa, evet bence de güzel bir slogan. Ama daha iyisini yapamıyorsanız, başka markanın sloganını kullanmak biraz tuhaf olmuyor mu?
Sonuçta bu slogan uzun süre dillere plesenk olmuş sıkı bir slogan. Şimdi bunu alıp da kullanmaya ne gerek var?

22 Ekim 2007

Yüzen yaşam...






İşte sonunda buldum istediğim evi. Yüzen ev! Böylece denizin üzerinde olabilicem ama küçük bir teknede değil, normal bir evde olabileceğim. Pencereyi açınca ya da terasa çıkınca iyot kokusunu evin tam ortasında hissedebileceğim. Sokaktaki kedi, köpeklerden ziyade balkonun önündeki balıkları besleyeceğim.

Evin en büyük özelliği akıntıdan ve rüzgardan etkilenmemesi. Yani tekneden inince min. 2 saat sallandığımı düşünürsek bu benim için ideal bir durum. Odalar, salon, mutfak, herşey yerli yerinde. Evde kullandığımız tüm eşyaları kullanabileceğim. Hatta sığmazsak gecekondu şeklinde odalar ekleyebileceğiz. Evin projesini de kendim hazırlayacağım. İstersem dublex bile yapabilirmişim, hatta tavan yüksekliği vermişler, inanılmaz ama 4 m. Yani bildiğimiz ev!

Hürriyet gazetesinin yazdığına göre Danimarka'da ortaya çıkan bu evleri -Aquadomi Evlerini- İlhan Belek adında biri artık Türkiye'ye de getiriyormuş. Türkiye'deki web sitesini bulamadım ama gazetede yazanlar çok hoşuma gitti. Teknik olarak çözemediğim bazı noktalar olsa da harika bir yaşam şekli: Aquadomi Evleri...

Tabii bu evlerde ufak bir sorun var, denizin ortasına ev inşa edebilmek için bürokratik izinler!


Not: Küresel ısınma iyice ortaya çıkıp buzullar eridiğinde sanırım birçoğumuz bu evlerde yaşayacağız..

19 Ekim 2007

save paper - save the planet

Küresel ısınma sanırım ülkelerin genelinin gündeminde. Biz insanlar genellikle başımıza gelmeden anlamakta/kavramakta zorluk çekeriz. Yıllardır dünyanın bütün kaynaklarını erittik, tükettik, şimdi nasıl olur da bu yaptıklarımızı geri alırız diye kara kara düşünüyoruz.
Benim kişisel fikrim; dünyanın dengesinin artık bozulduğu ve bu saatten sonra yapmaya çalıştıklarımızın çok işe yaramayacağı yönünde. Ama bu tabiiki demek değil ki bundan sonra da geçmişte yaptıklarımızı yapalım, nasıl olsa olan oldu!!! Yapabileceklerimiz var, mesela kuruyan gölleri, nehirleri belki yeniden eski hallerine döndüremeyeceğiz ama henüz kurumamış olanları korumak yönünde ciddi çalışmalar yapabiliriz. Ya da nesli tükenen hayvanları geri getiremeyeceğimiz kesin ama tükenmekte olanları korumaya alırsak belki kalanları kurtarabiliriz. Buzullar eriyor, dünya ısınıyor, susuzluk, açlık, ölüm hepsi kapının önünde. Hatalarımızı doğa affetmeyecek ama bundan sonra hata yapmamaya çalışalım. Ben bu konuda çok karamsarım aslına, gelecek nesillere "güzel bir dünya" bırakmayı geçtim, gelecek nesillere "yaşayabilecekleri dünya" bırakalım istiyorum.
Kendi adıma yapabileceğim her türlü tasarrufu yapmaya çalışıyorum ama bu bireysel değil kitlesel olarak yapıldığında anlam kazanacak, bunun da farkındayım.
Bu konuda söyleyecek daha çok sözüm var ama şimdilik burada bırakıyorum.
WWF bu konuda harika işler başaran bir kuruluş. İşte bu da Danimarka Saatchi&Saatchi'nin onlar için (onlar demek yanlış aslında burada ama!) yapmış olduğu harika çalışma:
SAVE PAPER - SAVE THE PLANET

17 Ekim 2007

Kablolu hayat

İşte kablolarla başa çıkmanın bir yolu daha! Renklerden ayırt etmek de mümkün her rengin üzerindeki yazıdan bulmak da kolay... Tabii bu benim "kablosuz mekan!" derdime tam çözüm olmasa da daha hoş ve/veya faydalı bir görüntü sağladığı kesin.
Aslında benim derdime de çözüm buldular; kablosuz bir çok ürün var artık ama yeterli değil henüz. Bu arada kablosuz ürünlerin de sağlığa zararlı olması problemi var. Ispatlandı mı bilmiyorum ama teknoloji bu kadar ilerlerken ona da bir çözüm ararlar/bulurlar herhalde. Yoksa bu durumda teknoloji inanılmaz ilerleyecek ama dünyada yaş ortlaması yine eski zamanlardaki gibi 40'lara düşecek...

Sevdim ben bu facebooku!

Bu facebook olayı tüm memleketimiz gibi beni de pek sardı. Hatta o kadar ki akşamları eve geldiğimde bloguma birşeyler yazmayı aklımdan geçiriyor olsam dahi facebooktan fırsat bulup da birşeyler yazamıyorum... Ama hemen her facebook kullanıcısının hayretler içinde söylediği gibi "20 yıldır hiçbir şekilde görüşmediğim 23 ilkokul arkadaşımla irtibat halindeyim..." Ve işin daha da ilginç yanı sanki aradan 20 koca sene geçmemiş gibi herkes çok samimi, herkes birbirini inanılmaz özlemiş halde. Hatırlamadıklarımız, karıştırdıklarımız oluyor. Hatırlamaya çalışıyoruz topluca. Senelerdir toplasam 10 kere açtığım yıllık şu anda masanın başköşesinde duruyor. Küçücükken bile insanın ne çok anısı birikiyor... Biz Yükseliş'te geçirdiğimiz o birkaç seneyi neredeyse gün be gün hatırlamaya çalışıyoruz, hatta çoğunu da hatırlıyoruz. Çok yakında da - yine birçok facebook kullanıcısı grubun yaptığı gibi- toplanacağız. Sevdim ben bu facebooku :)

14 Ekim 2007

İyi Fikir!

Betek, Kozyatağındaki binasını, müthiş bir fikirle bir kartela haline getirmiş... Çok ilgi çekici ve hatta faydalı bir çalışma olmuş. Hem onca bina arasında açık alan reklamını en vurucu şekilde kullanmış hem de boya yaptıracaklara güzel fikir veriyor. Ve kesinlikle çok ilgi çekiyor. Ayrıca maliyetinin de çook uygun olduğuna eminim :P
Not: fotoğrafını henüz çekemedim, ama en kısa zamanda çekeceğim...

2 Ekim 2007

Really Good Projectors

Deal.no reklam filmi. Nefis olmuş. Ajansın da reklamverenin de eline sağlık...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis