21 Ekim 2014

Ormanda

Meğer ben orman insanıymışım; ormanda günler geçirebilir, börtüden böcekren, çadırda uyumaktan korkmadan yaşayabilirmişim...
Kendimle ilgili keşiflerime sınır koymuyorum artık. Anladım ki manen de davranışsal ve hatta biçimsel olarak da farkına varma-kabullenme/yenilenme dönemindeyim.
Ve yeni keşfim de haftasonu -kendi kazdığım kuyuya düşeceğimi sanırken- derin bir huzurun gece karanlığında ormanın içinde yakalanması olsu. Ne börtü geldi aklıma, ne böcek; yere bile oturdum bir ara hatta...
Anladım ki insanlar boşuna doğa adamı (!?) olmuyor. Garip/sınırsız/çekici bir huzur, keyif, keşif var işin içinde.

Kendime not: İçsel anlamda mükemmel hisler dolsa da insana, uyku tulumunda uyumak pek de şahane bir his değil malesef!
 

15 Ekim 2014

Kadının en güzel zamanı

35 yaşımdan sonrasını yazmak isteseydim bir gün; ben de aynen bu cümleleri kullanmak isterdim. 30 devrim niteliğinde olur demişlerdi; 30 yaşıma girdiğimi anlamamıştım bile. Ama 35 benim için dönüm noktasıydı, kendimle barıştığımın, hayatın farkına vardığım yaştı.
Yazana tebriklerimi gönderiyorum, altına imzamı rahatça atarım...


*****
Hayatın lezzeti, kadınlığın en güzel yaşandığı zaman, felsefik bir bakış açısı ve henüz geç kalınmamış önlemler zamanıdır 35 yaş üstü! 35 yaş ve üstü gruba giren kadınlara bir renk vermek gerekseydi, ben lila ya da mor derdim. Hayat sizde demini almıştır ve çok keyiflenmiştir birlikte paylaşmak. Kadının en güzel zamanı bence 35 ile 50 yaş arasındadır. Şöyle kadın kadın durmayı öğrenmişsindir. Acemice savrulan yüreklerden, gereksiz sevişmelerden, telaşlı, heyecan dolu koşuşturmalardan ve yaşam çıraklığından, kalfalığa, kiminde de ustalığa adım attığın dönemdir.

agustos-2011-ask-ve-iliskiler-resim-1KADINLIĞINI HİSSETMELİSİN
Lezzetinden yenmez yani! Elbette, öncesinde yaşadıkların, tecrübelerin, kendine neler biriktirdiğin, elinde tuttuğun değerlerin, yüreğinin büyüklüğü önemlidir. Bomboş geçmiş yıllarla, okumadan, incelemeden, düşünmeden, ders almadan, üretmeden bulmuşsan 35’i, fark etmez, ister 55 ol, ister 70, aynı yerde kalacaksın demektir. Cebinde neler birikmiş ona bakacaksın! Biraz genelleyecek olursam, yüreğin hiç kavrulup yanmadıysa, şöyle güzel bir rendeden geçirmediyse yaşadıkların seni, hiç burnun sızlamadıysa ve hatta hala öğrenmemişsen burun nasıl sızlar, uğrunda can verecek bir dostun olmamışsa, kalbinin üstünde en az bir çizik yoksa kabuk bağlayan, seramik misali şeklini almış ama fırınlanmamışsan; boşuna devirmişsin demektir koca 35 yılı. Bu çizgiyi geçerken nelere sahip olmuşsun ona bakacaksın! Ekmeğini paylaşmış mısın sevdiklerinle en yok olan zamanlarda, hıçkırarak ağlamış mısın dost bir omuzda, ailen daha değerlenmiş mi gençliğine nazaran gözünde, nasıl olduğu önemli değil ama bir duruş sergilemiş misin hayata karşı? 35 yaşına gelmek önemlidir. Köşelenmiş olmalısın artık, hayata en az bir kere kızmış olmalısın. Cebinde paran gibi durmalı derslerin, hatalarını sevmiş ama geçmişte yaşamanın anlamsızlığını da anlamış olmalısın. Kadınlığını hissetmelisin 35’i devirdiysen. Vücudunu tanımış, ilişkileri az çok çözmüş olmalısın. Kadın ve erkek arasında sürecek sonsuz kavgayı ve aşkı kabul etmiş olmalısın. Yeniler daha zor kabul görüyor, eskilerin iyisi değerli kılınıyor olmalı. İlişkileri sorgulamaya başlamış, her duyduğun yalana kanmıyor olmalısın. Farkında olmalısın hayatın. Yaşadığın anların gerçekten içinde durmalısın. Mutlaka bir konuda fikrin olmalı, bir dalın olmalı tutunduğun, bir hobi edinmiş olmalısın. İki kitap okumuş, ölmeden yapacaklarına dair birkaç hedef belirlemiş, amaçları olan ve uğrunda çaba sarf eden biri olmalısın. Ne olduğu önemli değil, belki güzel yetiştirilmiş bir evlat, belki bir roman bırakmak istemelisin geride. Sadece balkonda renkli çiçekler ekmiş olsan, yanına kardır. Önemli olan o çiçeklere bakacak sabrı ve sevgiyi yüreğine öğretmiş olmandır.
35 OLGUN VE CESURDUR
35 yaşını geçtiysen, hayata biraz dur demeyi öğrenmişsindir. Zamanın peşinden koşarak değil, yanında yürüyerek yaşıyorsundur. Daha olgun ama cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığı ile harmanlayan, kendini keşfetmiş, vicdanı aptallıkla, özgüveni küstahlıkla karıştırmayan, tevazu nedir bilen ama kendini de ezdirmeyen bir insan olmalısın. Yolun önemli bir kısmını yürümüş biri olarak, geleceğinle ilgili biraz endişen ve çaban oluşmuştur. Emeklilik, hayat planları, sigortalar artık düşünülecek konular arasına girmiştir. 35 yaşını geçtiysen, önce kendini tartmış, tanımış olmalısın. Hedeflerin, hayallerin için gideceğin bir yol, düştüğünde kalkacak gücün, her gecenin aydınlanacağını bilen bir ruhun olmalı. Arada çocuklaşma ve saçmalama haklarını da saklı tutarak, büyümüş olmalısın. 35 yaşını bitirdiysen önce insan, sonra kadın ve birey olmayı, hayattan her şartta bir tat almayı ve kalbini doğru kullanmayı öğrenmiş olmalısın. Bu anlattıklarım sende eksikse, çok geç değil, üzülme, ama hemen harekete geç. Yok canım, bunlar önemli değil diyorsan, bildiğin yolda yürümeye devam et, zaten sen hepsine geç kalmış olmalısın.

Seninle Dergisi Ağustos 2011 Sayısı

13 Ekim 2014

Welcome back!

Kışın ucunu gören burnum akmaya başladı.
Bu demektir ki sezonu açtım ve önümüzdeki 8 ay boyunca sürekli "aa yine nezle mi oldun" sorularına aynı baygın ve bıkkın bakışlarla cevap vereceğim.

Çekmecemde sarılıp sarmalanmış şal ortaya çıktı, eve götürülüp yıkandı ve çalışma süresi başladı. Kendisine bu zorlu süreçte başarılar diliyorum.

Sabahları sürünerek yataktan kalkma, saati 5 dk, 3 dk ve çaresizce 1 dk sonraya kurma psikolojisi... welcome back!

Demiri uyuturken uyuma, sonra uyanıp gecenin kör vaktine kadar uyuyamama, şarap, çikolata, kitap, film... Çabuk döndünüz... İyiydi buzlu içecekler, güzel müzikler...

Kış modumu pek sevmiyorum. Yaz insanıyım ben. Kışın doğmam bir hata olmuş, Temmuzun göbeğinde doğmalıymışım, net...

Burnumu  çekmeyi, üşümeyi, uyanmak istememeyi, üst üste giyinmeyi, çizmeleri, koyu renk kıyafetleri, buğulu camları, kapalı mekanları, sıcak içecekleri, erken kararan havayı sev-mem.
Bana bak yaz, çabuk gel. Uğraştırma beni bu gıcık modumla! Hadi ben alışığım 37 senedir bu moda yaşamaya da çevremdekiler isyanda...



 

1 Ekim 2014

İnanma-kalma!

Tamam inanmıyorum ama çok zevkli..
Kendimi tutamıyorum...
Ama şu fala dikkatle bir bakınız yahu; mücadele yok mu?
Korkutan ve korkan yok mu? Hulk benzeri birine havlayan bir köpek değil de nedir?
Yahu ben hep bulutları da benzetir(d)im zaten birşeylere... Uçakta yeni kitabıyla bana eşlik eden Tuna Kiremitçi'nin kulakları çınlasın! (Yeri gelmişken sanki biraz çıtır çerez olmuş gibi geldi son kitap, daha iyilerini okumuştum kendisinden. Tek yönde bitti kitap :( )

Konu iyice dağıldı, burada bırakayım en iyisi...

 

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis