21 Aralık 2015

Denge şaşkınlığı

İtiraf ediyorum bu yıl kendimi "denge" konusunda "biraz" sorunlu hissettiğim bir yıldı. Birçok konuda kendi dengesizliğime kendim bile şaşırdım.
Şimdi tek tek olayları yazmak ya da detay vermek enteresan olacak tabii o yüzden bu blog tarihine kısaca 2015 yılını "denge şaşkınlığı" yılı olarak geçebilirim...

Bu yılın benim yılım olmayacağını tahmin etmiştim, hazır değildim benim yılım olmasına. Ama 2016 ve sonrası için çok güzel hazırladı beni sağolsun...

2015 benim yılım değildi derken aslında haksızlık da etmek istemem, bana hiç bilmediğim duyguları da yaşattı. Öğretti, anlattı, anlamadıkça ya da anlamak istemedikçe uğraşmaya devam etti. Hayatımda hiç unutmayacağım günleri yaşadım. Hiç bilmediğim bir "melis"le tanıştım. Bu yıl kendimi daha çok didikledim, etrafımdakleri daha az. Uzun zamandır kendimle uğraşıyorum zaten ama bu yıl gerçekten daha farklı hissettim hep.

Şimdi 2015 muhasebesi yapmak için yazmaya başlamamıştım aslında, neden bu yöne gittim bilmiyorum. Önümüzdeki günlerde daha ciddi bir hesaplaşmaya başlarım sevgili blog...

1 Ekim 2015

Başlık ne yazılmalı ki böyle bir şiire?

Ay'sız, dolunaysız, ıssız bir gece.
Sahte uykular, göstermelik eşe dosta,
kandırmak için bedeni bir de...
Gözlerime doluşmuş bakıyor su perileri.
Hepsinin elinde rengarenk şifon kurdelalar,...
dizmek için dilek ağacına bir bir,
göndermemi bekliyorlar kendilerini.
Keder değil bu, yanlış anlama,
sevmenin sıvı hali, sen hali, son hali...


Sen ki, 'benimsin' diyemediğim,
her hücreme ekip de besleyemediğim, büyütemediğim...
Kim bilir,
Belki de günün birinde bulurum seni bir çileğin kokusunda,
ya da hep bahsi geçen incir ağaçlarının altında.
Adın dilimde kalır, bal tadında,
incinirsin diye yutkunamam.
Devrilir tüm cümleler sözümde sana doğru,
tutup kaldırmaya kıyamam...
Funda Öner

***
Yine dokundun içimde incecik bir yere. Nasıl da güzel yazıyorsun ve anlamlı....
 

18 Ağustos 2015

Bu yazıyı hiç unutmamalıyım...

Hayat bir çocuğa nasıl anlatılmalı?
Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, ‘Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum’ dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl ve…rmesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım: Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı ‘insan yetiştirmek’ olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını… Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden ‘neden ben değil de o?’ demeden…
Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu. Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını. Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.
Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp da kendini yönlendirmeyi bulmasını. Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine… Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.
Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona. Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendidoğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı… Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona…
Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını. Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı… ‘İstemiyorum’, ‘hayır’ demeyi öğret ona, istediğinde ise ‘istiyorum’ demeyi. Sevdiğinde ise ‘seni seviyorum’ diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını… Sorgusuz sevmeyi…
El yazısı ile notlar yazmayı… Lafı dolandırmamayı… Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını. İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret… Ama en çok da kendini sevmesini öğret… Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini…
Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini… Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını… Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona… –
Aylin Kotil

6 Ağustos 2015

none of it matters, but it does

Bugün ne zor, sıkıcı, bunaltıcı bir gün.
Yine karmakarışık oldu herşey. Kırık dökük her yer. Ben kırıyorum, döküyorum, sonuna kadar hem de.

29 Temmuz 2015

derin

Unutmayacağım bir pazartesi yaşadım bu hafta.
İncecik, o en sevdiğim kadeh camı gibiydim. Yere düşmesine, darbe almasına bile gerek olmadan; dokunulduğu anda kırılacak gibi.
Dokundukça, tuz buz oldum. Bazen bir elin yaklaştığını hissettiğim anda parçalara ayrıldım. İçimdekiler döküldü dışarıya. Ben istemedikçe daha çok döküldü. Gözyaşlarım dışarı akamıyorsa içeri aktı. Ağzımdan kelimeler çıkmadı, içim çığlık attı..
Bazen insan tutamıyormuş kendini. Zorlasa da uğraşsa da olmuyormuş.
Ben kendime maksimum hakim olan insan, ben mantık ne derse onu yapan, karar verip uygulamaktan mutlu olan, gurur duyan ben...  Ne kendime, ne kalbime, ne ruhuma ne de beynime hakimdim.

Bu sabah uyandım, daha mutlu. Aklıma güzel birşey geldi. Demire öğreteceğim belki de hayatta öğretmeye çalışacağım en güzel şey. Ben yeni anladım; o öyle yaşasın. Derin, çok derin, sonsuz, sınırsız...

5 Mayıs 2015

Mevlana'dan

Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait şimdi yeni şeyler söylemek lazım...


3 Nisan 2015

Bağ

En güzeli de evrenle aramızdaki bu bağ. Alttaki postta hiçbirşey yokken yazmıştım. Oysa ki varmış ve belki de ben yine hislerimi anlamakta gecikmişim.

1 Nisan 2015

4 Anlaşma

Okuduğum en etkileyici kitaplardan biriydi gerçekten. Üzerinden çokca zaman geçti ama durup dururken aklıma geldi yine...
Vardır bunda bana evrenin bir mesajı diyerek hatırlatıyorum yine kendime 4 anlaşmayı...


  • Kullanılan sözcüklerin özenle seçilmesi
  • Hiçbirşeyin kişisel algılanmaması
  • Varsayımda bulunmamak (en zorlayıcı benim için!)
  • Yapabildiğinin en iyisini yapmak....
5. anlaşma da var ve ben hala okumadım. Demek ki önce bu 4'ünü başarabilmek lazım.
Çalış mls...


20 Mart 2015

Robbie Williams - My Way [HD] Live At Royal Albert Hall, Kensington, Lon...





Güneş tutuldu bugün.. Yeni başlangıçlar günü...

Bu şarkı tam da denk geldi.

Bu mudur? Budur...


Lou Reed - Perfect Day




Hep iyi gelir...

Run Lola Run



Koşa koşa gidesim var!
Gerçekten!

23 Şubat 2015

Kırlangıçlar

"Uçabilme kabiliyetleri ile birlikte ruhsal bir yolculuğu, ruhun hafifliğini, umudu ve güzelliği simgelerler."

Sonunda kavuştum...
Bunca yıl heves ettim dövmeye ve sonunda çok sevdiğim bir dövmeyi, koluma yaptırma cesaretini, gücünü ya da her neyse onu buldum.

2 gündür çok mutluyum, evire çevire bakıyorum...

Krlangıçlar, hoş geldiniz hayatıma...
Baharın müjdecisi,
Umut ve neşe kaynağı,
Şans getiren kırlangıçlar...





5 Şubat 2015

26 Ocak 2015

Gezegenlerde gezenler

Babamım tuhaf bir lafı vardır "hayat zor olmasaydı bu kadar güzel olmazdı" diye. Ne gariptir ki hayatımın çok güzel olması gerekirken ben pek öyle hissetmiyorum.
İşlerin yoluna girdiği gün yok gibi birşey...Sürekli mücadele gerekli, işler iyi gidiyorsa evde birşeyler oluyor. Evde keyfimiz yerindeyse hayatıma değen insanlarla sorunlarım oluyor. Ev iyi, iş iyi, insanlar iyiyse okulda birşeyler oluyor...
Diyeceğim şu ki, 2015'e birsürü plan program yaptım; hedef koydum, doya doya yaşadığım bir yıl olsun dedim; 26 gündür yine mücadele içindeyim!

Bak evrencim; gittim Zeynep'e. Anlattı herşeyi.
Biliyorum Satürn'ü diktin başıma. Pluton da yanında... Çalış diyorlar bana hem de 2023'e kadar. Hayatı kontrol edemeyeceğimi öğretecekmiş bana Satürn; gerekirse şiddet kullanarak! Dengeyi evrenin sağladığını; benim yüzüme gözüme bulaştırdığımı da.
Hayatı bazen film gibi seyretmeliymişim ya da bir resme bakar gibi...
Nisan'da ay tutulması ve bir büyük bir bitiş. Eylül'de güneş tutulması ile büyük bir başlangıç! Bu başlangıç kariyer ile ilgili olacakmış ve yurtdışı bağlantılı. Belki de en çok ihtiyacım olan şey...
Bakalım 2015 neler yapacak bana ve belki de ben ona :P



 

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis