31 Mart 2009

Bira göbeği mi? Külliyen yalan!

Kendimi kandırıyormuşum meğer. Hiç de "bira göbeği gibi" falan değil bariz hamile göbeğiymiş benimki de. Yolun yarısına geldiğim bu haftada bugün üzerime giydiğim kazak tüm gerçeği gözümün önüne şşşraakk diye serdi...

Issız Adam

Ve sonunda başardım seyretmeyi.
Akılda kalıcı ve etkileyici (Hoş, ben bu aralar aklınıza gelebilecek herşeyden “etkileniyorum” ama...)
Castı da çok başarılı buldum.
Müzikleri de pek güzel.
Tavsiye ederim tabii ki.

Bebek Odası Mobilyası

Ben ki su bardağı almak için 6 aydır, kahvaltılık tabağı almak için 1,5 yıldır, zigon almak için uzuuun süredir didinen ve bunun gibi onlarca örnek verebilecek insanım. Şimdi nasıl bebek odası beğeneceğim ki? Üstelik yaptığımız ön çalışma neticesinde tüm bebek odaları aynı vatandaşın elinden çıkmış gibi. Renkler, çekmecelerin kullanımı, kulpları bile hemen hemen aynı. Sanırım internetten bulup bir marangoza yaptırmak en iyisi olacak.
Neden bütün erkek çocuklarınki bebek mavisi ve bütün kızlarınki prenses pembesi? Yok mudur bunun başka türlüsü?

23 Mart 2009

Yine de fena değiliz...

Bu aralar "fakir ülkelerin olaylarına" takıldım. Bilinçaltımda ciddi bir “endişelenme” var sanırım. Ülkemin geleceğini pek parlak görmüyorum ve başımıza neler gelebilir diye farkında olmadan seçiyorum galiba bu kitapları:
Bin Muhteşem Güneş

Uçurtma Avcısı
Kafir

Kara Çığlık
Ve en sonda da:
Slumdog Millionaire.
Bu kitapları okuduktan ve filmi de izledikten sonra en azından şimdilik:
Yatıp kalkıp dua etmemiz gerek. En azından medeniyiz/medeni gibiyiz. Yaşamak için bir yerlere kaçmak zorunda değiliz. Aç ve susuz değiliz. Ve en önemlisi gelecek için plan yapabiliyoruz...

Seçen, seçilen

“Tertemiz” yurdumun her köşesi anlamsızca asılmış parti bayrakları ile örtülü. Zaten bu konuda sokaklarımız oldukça “iddialıyken” bir de bayraklar gelince tabiri caizse “tüy dikildi!”. Yakın gelecekte bizde de partilerin reklam bütçelerini daha güzel işlere kaydırmasını, ajanslarının daha akıllıca projeler yapmasını umuyorum...

Doğal Seleksiyon

Biliyorum, kısaca; doğal seleksiyon olmasaydı dünya bize küçük gelirdi. Ama yine de bu durumu mantığıma anlatamıyorum. Belgesellerde seyrederken bile çok üzüldüğüm bir durumdur bu zayıfların baştan kaybetmesi. Bir de gözümün önünde olunca...
Önceki hafta şirketin bahçesinde minik minik 8 köpek vardı. Kimileri doğuştan şanslı, annelerinin karnında bol bol beslenmiş, büyümüş, öyle çıkmışlar dışarı. Şimdi koşuyorlar ortalıkta, havlamaya bile başladılar neredeyse. Kimileri daha ufak, kimileri ise ufacık. Ve o ufacıklar malesef teker teker gitti... Ben yine çok üzüldüm.
Biliyorum, doğal seleksiyon ama yine de üzülüyorum...
Sokak hayvanları için birşeyler yapılmalı... Böyle olmamalı...

İş Görüşmesi

Uzun zamandır iş görüşmesine gitmedim. Ama ne kadar stres verici bir durum olduğunu üniversite yıllarından beri “görüşen” biri olarak iyi bilirim.
Gönderirsin CV’ni. Beklersin. Ararlar. Çalışıyorsan iştekilere çaktırmadan gitmen gerekir. Benim gibiler bunun için anlamsız sebepler uydururlar. Halbuki “hastayım” bahanesinden belki de kimse şüphelenmeyecek. Olmaz, illa ki garip sebepler bulurum.
Neyse. Görüşme günü gelir... Kıyafet bunalımı. Ceket giysem çok mu ciddi görünürüm, kırmızı oje sürsem frapan mı olur vs diye diye karar kılınır en ortalama kıyafete...
Gidilir iş yerine, şöööyle bir süzülür her yer. Çalışanlar nasıl, çalışma ortamları, birbirlerine hitap şekilleri, orada bir tuhaf “bekleşen” birine yaklaşımları nasıl, vb...
Sonunda görüşme odasına girilir ve orada stres sona erer nedense. Ya da bana öyle olur. Bugüne kadar ilginçtir gittiğim hemen hemen tüm görüşmelerden olumlu sonuçlarla ayrıldım. Ya gideceğim yerleri iyi seçiyorum ya da hiç seçim yapamıyorum(!). Bilemiyorum...
Bunların nereden aklıma geldiği konusu ise işte... Benim çok hoşuma gitti. Bundan sonra bu taktiği uygulayacağım, herşey daha kolay olur eminim. Arkadaşlarıma duyrulur...

3 Mart 2009

Hamilelik

Hazır hamilelik konusuna gelmişken bazı tespitlerimi paylaşayım:

  • Haklılar. Bir sabah kalkıyorsunuz ve kıyafetleriniz üzerinizde barbie kıyafetlerini giymeye çalışıyormuşsunuz gibi görünüyor.
  • Beliniz öyle kalınlaşıyor ki yıllardır giydiğiniz pantolanlarınızın içinde bira göbeğinden çatlayacakmış adam şeklinde görünüyorsunuz. Oturup kalkarken 32 beden pantolonun içindeymiş gibi oluyorsunuz. (Bu pantolanları hemen dolabınızdan uzaklaştırın, zira bebğin sıkıntıya gelmemesi lazımmış.)
  • Etrafınızdaki herkes sizin kaç kilo aldığınız konusunda tahmin yürütüyor. Şimdi herkesin bu konuyla ilgili bir saptaması var. Kilom, 31 yıl sonra merak konusu oldu.
  • Hayatımda hiç bu kadar dengeli, güzel beslenmemiştim. Yalnız bu kadar sık birşeyler yemek (kan şekerimin düşmemesi için 2.5 saatte bir meyve vb. yiyorum.) çok yorucu ve zormuş.
  • Şimdiden göbeğimin üzerine yatmamaya çalışıyorum ama çok zor! Benim uykuya geçmemin tek şartıdır bu. Yöntem bilen varsa lütfen paylaşsın.
  • Herşey acıklı, hüzünlü, düşündürücü geliyor. Yani bundan 4 ay öncesinde de duygusaldım da gazetede sarılmış insanları görünce ağlamazdım; ya da televizyonda seyrettiğim her programın/reklamın/filmin acıklı olduğunu düşünmezdim.
  • X-ray cihazından geçmemek çok eğlenceli. Güvenlik grevlilerinin kibar davranışları da çok dokunaklı...
  • Gün içinde yorgunluk hissetmiyorum, hayatımda bir farklılık da olmadı ama günün sonunda evdeki kanepede yayılmaktan başka birşey düşünemiyorum.
  • Kendimi sık sık bebekle ilgili birşeyler düşünürken ya da dua ederken buluyorum. Bu benim için çok enteresan; çünkü bugüne kadar işteyken işten başka birşey genelde düşünemedim, ya da ne yapıyorsam o yaptığım işten başka birşey...
  • Hamilelik güzel, zevkli, ilginç ve kesinlikle bebeğe hazırlanmak için psikolojinin, yaşam tarzının, vücudunun, bakışının kısaca “benliğinin” değiştiği bir dönem...

İsteyen herkesin bebek sahibi olabilmesi dileğiyle...

Bugün galiba o gün...

“Tecrübe sahiplerinin” dedikleri oldu işte. Bugün. Uyandım, dolaptan bugün için giymeyi planladığım kıyafetleri çıkardım. Bir gömlek denedim. Olmadı. “Hımm, demek bu çok dar bir kesimmiş” dedim. İkinciyi denedim. Tesadüfe bak, o da dar kesim! İnanmazsınız, üçüncüyü de denedim, sonuç aynı.
Pazartesi sabahı için çok güzel bir başlangıç (!) yapmanın mutluluğu içinde üzerime olabilecek bol birşeyler bulup giydim ve bir süpriz daha. Bol kazağın etiketini keserken kazağı da kestim! Akıllara ziyan. İnsan etiket keserken kazak keser mi diye düşünenler, lütfen düşünmeyin. Ben sabahta beri bunun muhasebesini yapıyorum ve henüz çözemedim!

İyi fikir

Oldukça kötü bir fotoğraf çekmişim, pardon...
İlan çok hoşuma gitti.
Allianz’ın “Dünyanın 1001 türlü hali var” ilanı.
Metin de çok hoş ve gerçekçi:
“Keşke demeden önce”

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis