29 Şubat 2012

Uykusu yok...

Sana yazmazsam olmaz bir dialogdu bu blog:
Demir'i yatağına yatırdım, öptüm, kokladım.
Tam gidiyordum ki seslendi:
Anne benim uykum yok, teşekkürler...

Küllerinden doğmak var mı gerçekten?

Sürekli uyumayı istemek.
Evdeyken işi, işteyken evi düşünmek.
Kimseyle konuşmak istememek.
Lana Del Rey-Moby-Robert Miles arasında anlamsız geçişlerle müzik dinlemek.
Söylenen her lafa alınmak.
Gelen her maile söylenmek.
Durumun farkında olmak.
Son iki günde tüm bunları üstüste yaşamak.
Yorulmak mıdır bunalmak mı?
Tedavi mi iyidir dinlenmek mi?
Sağlıklı olduğumuz için dua ediyorum, hasta olan, hasataya bakan herkes için de.
Yani içimde aslında bir ışık yanıyor ama kolum kanadım kalkmıyor.
Gözkapaklarım ağır geliyor, gözlerim fazla nemli.
Karar vermekte zorlanıyorum, uygulamaya geçirmekte de
Hayal edemiyorum, ettiklerimi nasılsa yapamıyorum diye...
Zor, benim durumumdan çok çok çok daha zor durumda olanlar var, haksızlık etmemeliyim biliyorum. Hatta benim durumum diye birşey bile yok, biliyorum. Sadece dipteyim iki gündür.
Küllerimden doğardım ya eskiden, doğamayacağım gibi geliyor.
Bu beni tüketiyor...


27 Şubat 2012

Küçük kayakçı

Hamile olduğumu söyledikten 1 saat sonra, düşünce aklına yerleşince demişti "kaymayı ben öğreteceğim. önce yürüsün sonra kaydıracağım..." Ve oldu, çok da güzel oldu. Haftasonu Kartepe'nin en küçük kayakçısıydı Dem.ir herhalde. 2,5 yaşında tattı bu keyfi... O koca ayakkabıyı çıkarmadı kaç saat ayaklarından, hiç koşmadı ortalıkta, dikkatli yürümek uğruna. Herkese laf anlattı, ben kayıyorum dedi... Kah dedesinin yanından kaydı, kah önünden, arkasından ama becerdi.
İkinci gün babasıyla kayarken biraz arıza yaptı elbette, pistin kenarında duran "kardamadam" da onlara aitti. Ama sonrasında yine kaydı, teleski'ye bindi, indi...
Pistteki hemen herkes durdu, baktı, sevdi. Daha da keyiflendi.
Daha çok kar yağsa ya biz de Sapanca'ya gitsek yaza kadar her haftasonu...
Çok güzel bir haftasonuydu bu, çabuk bitti...


Yüzündeki mutluluk, gurur... ya bizimki?

24 Şubat 2012

Kazan kafa

Bu hafta kafam kazana döndü.
Gelecek haftadan itibaren ve Mayıs sonuna kadar olan dönemde kazandan büyük ne varsa ona dönecek kafam. İmdat desem sesimi duyan olur mu acaba?
Eskiden sanki daha coşkulu çalışırdım ben doping lazım; ne yapsam ki?

21 Şubat 2012

Kafam karışık bu aralar blog

En çok ne hoşuma gidiyor biliyor musun blog? İstekleri doğrultusunda hayatını değiştirebilecek güce sahip insanlar. Yani mesala bankacıyken pastacı olmaya, İstabul'da yaşarken küçük kasabaya yerleşmeye karar veren insanoğlu.
Eskiden ben de bilirdim bunu yapabileceğimi, şimdi değil o gücü bulmak; düşünmek bile zorluyor beni. Eskiden herşeye maksimum hızda karar verebilirken şimdi niye bu kadar uzun düşünmek zorundayım? Ne biçim yay burcuyum ben blog? Yoksa hakikaten akrep miyim? Kafam karışık bu aralar blog...

15 Şubat 2012

Demir, Rita ve Prens

Evde bir çocuk ve bir kedi yeterince heyecan yaratıyordu. Demir'in Rita'yı sevmeye; Rita'nın Demir'i uzak tutmaya; annenin/babanın hem Demir'e Rita'dan uzak durmayı öğretmeye hem de sevmesini sağlamaya çalışması da...
Dün yeni bir canlı daha katıldı aramıza. Bir japon balığı. Demir "Prens" adını verdi balığa. Dün akşamdan beri Prensi hem Demir'in hem Rita'nın gazabından korumaya hem birbirlerini sevmeye ve anlamaya çalışmasını sağlamaya çabalıyoruz/m. Ama bu seferki Bermuda şeytan üçgenine baba da katıldı malesef. O stres altında herkesin canını korumaya çabalıyor..
Sabah ben evden çıkarken, baba balığı yatak odasına kapatıp, Rita'ya psikolojik tedavi uygulayarak Demir'le oyun oynamaya çalışıyordu. Balık kavanozun içinde deli gibi dönüyor, Rita avaz avaz bağırıyor, Demir de zıp zıp zıplıyordu.

13 Şubat 2012

Ucuz kurtarmaktır bunun adı

Bugün sabah işe gelirken önümdeki tırdan üzerime kalas düştü!
Kalas üzerime gelirken saliseler içinde hafif sola kırmayı düşündüm ve başardım.
Kalas arabanın sağında yarıklar açarak arkaya uçtu.
Arkadaki arabalara bakmayı aklıma bile getirmemişim ya da baktım ve hatırlamıyorum.
Tır şoförü yoluna devam etti, ya farketmedi ya önemsemedi.
Elim ayağım titredi, ödüm hakikaten koptu.
Zaman geçtikçe aklıma daha beter senaryolar geliyor, kendi kendimi yeniden korkutuyorum.
Bunun Türkçede tek bir karşılığı var ki o da şudur:
Verilmiş sadakamız varmış...

Dualarım Gamze Anneye

Okuyamıyorum, sonuna kadar yazılanları okuyunca içim katılıyor.
Ama bu kadar insanın çabasıyla, iliğiyle, kanıyla, duasıyla yaşayacak Gamze Anne. Atakan'ının en güzel günlerinde yanında olacak...
Gamze anne de diğer tüm hastalık sahipleri de iyileşir umarım en kısa zamanda. Bir daha hiç hasta olmamak üzere...

http://gamzeakbas.blogspot.com/

7 Şubat 2012

Yağabilirsin kar, bu sefer hazırım...

Valla bu sefer karı ciddi ciddi bekliyorum. Ama öyle az yağıp da trafiği rezil ettiğiyle klmasın. Lapa lapa, koca koca yağsın. Evden çıkamayalım, yollara düşemeyelim. Sokakta da kimse kalmasın, belediye çılgın gibi çalışıp herkesi sıcağa soksun. Apartman kapıları açılsın bütün hayvanlar sıcak apartmanlara doluşsun, her apartmanın kapısına yemek kapları konulsun.
Tam 2 gün yağsın!
Biz de eve yerleşelim. Arada oturup çay kahve içelim.
Camın önünde karı seyredelim. Aşağı inip kartopu oynayalım.
Evet ya, geçen sefer hiç istememiştim tam taşınırken yağacak diye. Ama şimdi taşındık, yağabilir bol bol. Bekliyorum.

3 Şubat 2012

Ruh halim

Dün gece oturdum ağladım bir güzel. Önce De.ni.z sorumun yanıtını duymak istediğim şekilde vermedi diye.
Sonra yine ağladım D.emir.in ayakları uyurken ne kadar güzel görünüyor diye.
Sonra uyuyamadım, taşınmak kabus gibi çöktü üzerime.
Ri.t.a tırmaladı kapıları etraftaki kolilerden, düzeninin bozulmasından rahatsız, mutsuz, huzursuz. O kapıları tırmaladıkça sinirlerim iyice bozuldu.
Berbat bir gece geçirdim, sabah güneş yeni doğmuştu ki Dem.i.r annee geell dedi. Annem evdeydi, o gidip aldı D.emiri odasından; öpücük sesleri bizim odaya kadar geldi. Yine ağlamak istedim, ağlamadım.
Yataktan kalkmaya çalıştım, sırtım tutulmuş. Kıvranarak kalktım, Dem.mi.r geldi yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. Güldüm. Öptüm. Sarıldım. Şükrettim... Kalktım.
Darmadağın eski evde nenneyi; bomboş yeni evde annemle Yeter'i işlerle başbaşa bırakıp ofise geldim.
Canım çalışmak istemiyor bugün, aklımda birbirini kovalayan onlarca düşünce...

2 Şubat 2012

Taşınma zamanı

2012'yi planlarken aklımca, hiç hiç aklıma gelmeyen bir konuyla başladım yıla!
Taşındığımız ilk günden beri delicesine sevdiğim, satınalıp dekore etme hayalleri kurduğum evimiz bize feci kazık attı!
Biliyorum ki bizim mahallede hangi apartmana yapılırsa yapılsın betonunda deniz kumu, demirinde pas, bodrumunda rutubet vardır. Ama üniversiteden yetkililer gelmişken, raporu gözümüze sokmuşken, bile bile oturmak? Olmadı işte, uymadı.
Haftasonları yine emlakçıda, telefonlar tüm memlekette, kafalar havada ev aradık durduk. Ve sonunda bulduk, şimdi Cumartesi gününe taşınma işleri. Bu karda kışta ve daha beteri buzda ev taşıyacağız.
Canım evimden buruk ayrılıyorum ne yalan söyleyeyim... Oğlumun doğduğu evimden. Hayatımızın değiştiği evden... Ama umarım yeni evde çok mutlu günlerimiz olur yine, yeni evimizi de çok severiz ve bize şans getirir o da..

Hadi bize kolay gelsin...



 http://gkrcorp.com/moving-helpful-hints

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis