30 Temmuz 2007

Coca-cola Ads

Colaya taktım şimdi de... İlanların güzelliğine bakın!

25 Temmuz 2007

Siz de çiçek gönderin


Özel günlerde e-card göndermekten bıkmıştım artık. Eğlenceli bir site keşfettim az önce: http://www.flowers2mail.com/ E-card yerine çiçek gönderiyorsunuz; üstelik çiçekleri, vazoyu, vs. siz seçiyorsunuz.

24 Temmuz 2007

Yaz ayları coşkusu

2007 yılında çevremizdeki herkes coştu. Çiftler hayatlarında değişikliğe gitme kararı verdiler ve çoğu da bunun için yaz aylarını seçti. Ben de yaz organizasyonlarını herzaman daha çok sevmişimdir. Aktiviteler açıkhavada daha güzel, eğlenceli oluyor, gelin-damat fotoğrafları bile yaz aylarında daha hoş görünüyor.
Benim gibi düşünenler çoğunlukta demekki ki yaz başından beri herkeste bir telaş, bir heyecan, bir hazırlıktır gidiyor. Kimi gelinlik peşinde, kimi evlilik teklifi için mekan arıyor, kimi bebek için tatlı bir telaşta... Yaz başından beri 4 çift evlendirdik, 1 nişana katıldık ve bir bebek haberimiz oldu. Ama katılacağımız törenler bunlarla da sınırlı değil...

Aslı-Can'a, Alper-Nuriş'e, Sipahi-Sanem'e, Cem-Özlem'e eşleriyle; Özlem-Engin'e de doğacak bebekleriyle birlikte sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyorum..

20 Temmuz 2007

Coca-cola yıktın beni!

Benim için hayatta tek bir "Cola" markası vardır. Elbette Yani alınmasınlar ama nedense Pepsi'ye, Cola Turka'ya vb. içecek grubuna "Cola" diyemiyorum. Cola demişsem tek bir markayı kastediyorum: Coca-Cola. Bir yerde Cola içilecekse ve Coca-Cola yoksa illaki başka bir içecekten yana kullanırım tercihimi.
Cola ile ilgili ürünler de çok ilgi çekici gelir bana hep. Ciddi bir koleksiyoncu olmamakla birlikte alırım üzerinde olan ürünleri. Mesela evlenirken ilk aldığımız mutfak eşyalarının arasında Coca-cola bardakları vardı ki hala colayı onlarla içeriz. Colanın reklamlarını da genellikle beğenirim, yeni bir reklam filmi varsa mutlaka birkaç kez izlerim, web sitesini takip ederim. Sadece ramazan ayında yaptıkları reklamlardan pek hoşlanmam, genellikle başarısız geliyor bana. Ama onun dışında genelde çok çok başarılı buluyorum tüm pazarlama faaliyetlerini. Ancak gelmek istediğim nokta şudur ki Müslüm Gürses'e 'bırrrr' dedirterek beni çok hayal kırıklığına uğrattı sevgili Coca-cola. Hatta sadece beni değil bir çok coca-cola sever ve coca-cola reklamseveri de. Nil, ilk seyrettiğinde, gecenin köründe, SMS göndermiş bana: "Gördün mü colanın reklamını? Korkunç!"
Reklamda ünlü kullanmak tabii ki etkili yöntemlerden biri. Ama coca-cola imajıyla daha örtüşen biri olamaz mıydı bu? Müslüm Gürses, Teoman'ın şarkılarını söylese de, açıkhava konserlerine jiletçi gençliğin tam tersi insan topluluğu gitse de Müslüm Gürses bence Müslüm Gürses'tir. Arabeskte çok iyi olabilir (bu konu hakkında fikir yürütemeyeceğim malesef!) ama bu adamın bir imajı, geçmişi, tarzı var. Coca-cola ile nasıl bağdaştırılmaya çalışılıyor ki? Ha, mesele reklam hakkında konuşturmaksa, son derece başarılı oldular. Genel kanaat reklamın iyisi kötüsü olmaz yönünde olsa da bence reklamın iyisi kötüsü olur! Bu da kötüsü olmuş...




16 Temmuz 2007

The Animal Rescue Site

http://www.theanimalrescuesite.com/clickToGive/home.faces?siteId=3 Bu siteye yıllardır girer-çıkar, tıklar dururum. Sitede hayvanlar, açlık, çocuk sağlığı, göğüs kanseri, yağmur ormanları ve okur-yazarlık için farklı sayfalar var. Reklamverenler her sayfanın tıklanması karşılığında para ödüyorlar. Bu para da yukarıdaki konularda ihtiyacı olanlara yardım edilmesini sağlıyor. Öyle umuyorum yani.
Gün içinde bunalmış, daralmış, hayatı sorgular ve yapabileceklerim bu mudur diye kendi kendimi yerken, en azından bu siteye girip tüm sayfaları tıklıyorum. Dedikleri işleri yapıyorlar mı bilmiyorum ama en azından birşey yaptığını söyleyen birilerine ben de birşeyler yapmış oluyorum. Tavsiye ederim, çok ufacık birşey bile olsa, güzel bir his...

9 Temmuz 2007

Kargaların cenaze töreni

Geçen gün yazdığım kargalar meğer toplantıda değil cenaze törenindelermiş!!! Ofisin arka tarafında rahmetlinin cenazesini gördük bu sabah. Demek ki yanılmamışım, durum değerlendirmesi yapıyorlarmış. Belki de önemli bir kargaydı ölen.
Ne ilginç hayvanlar gerçekten şu kargalar. Yaptıkları şimdi daha anlamlı geliyor. Önce toplandılar; başsağlığı dileklerini kabul etti aileden birileri! Sonra dağılıp küçük gruplar halinde dolaştılar; burada da görüş bildirdiler birbirlerine. Sonra hepsi dağılıp gitti. Şimdi ara sıra gelen karga oluyor, sanırım onlar da ziyarete geliyor rahmetliyi. Yalnız işin bir ilginç tarafı daha var, bu karga Cuma günü öldüyse cesedi hala nasıl burada?! Herhangi başka bir hayvan ölse, kargalar bir saat geçmeden üşüşürler başına! Kendi ölülerine saygı da var yani...
Bu arada küçük çaplı araştırmama göre kargalar 100 yıl yaşamıyormuş. Yaklaşık ömürleri 10 (+/- 2-3) yılmış..

6 Temmuz 2007

Karga karga gak dedi


Birkaç sene önce uğradığım karga saldırısı sebebiyle biraz korkarım şu karga milletinden. Yaz aylarında da balkon delisi Rita ile husumet içinde olurlar. Karşıdaki çatıdan avaz avaz bağırırlar ve Rita'ya birşey yapacaklar diye panik halinde balkona koşmakla geçer tüm yaz. Bakışları çok sinsi, kinci geliyor bana.
Ama şu sıcak havada ofisin bahçesinde hallerini görünce üzüldüm valla. Ne yapacaklarını bilmez haldeler. Tam olarak ne yaptıklarını anlamadık, toplantı (!) gibi birşey yaptılar once:) sonra gruplara ayrıldılar, kimi durum değerlendirmesi yaptı, kimi kanatlarını açıp dinlendi. Sonra dağılıp gittiler hep beraber. Tuhaf hayvanlar ya!
Hamiş: duyduğuma göre yürüyebilen tek kuş cinsi kargaymış..

5 Temmuz 2007

Her koşulda tek geçerim: m-m's

Çikolataya çocukluğumdan beri bayılırım. Hemen hergün mutlaka çikolatalı birşeyler yerim. Ama hayatta hiç bir çikolatayı ya da çikolatalı drajeyi m-m'se değişmem! Renklerine, şekline, ambalajına, imajına ve kesinlikle tadına bayılıyorum! Her seferinde satılan en büyük boyundan alıyorum. Yemeyi ancak midem bulanınca bırkabiliyorum! Yerken biri görüp de istemesin diye herkesten gizli yiyorum; durum o kadar ciddi ki MnM'lerimi Deniz'le bile paylaşmak istemiyorum! Hatta MnM'lerimi öpmek istiyorum!!! Ve işte yine kriz geliyor, yazdıkça yine yemek istiyorummmm!!!

3 Temmuz 2007

Votka+bira=Moskova

Rusya deyince içki olarak votka geliyor insanın aklına doğal olarak. Ama sadece votka değil onların olayları! Gözlemlediğim kadarıyla akşam saatlerini votka ile günün diğer saatlerini de bira ile değerlendiriyorlar. Votka sek içiliyor, öyle meyve sularıyla karıştırmak, buz atmak falan yok. Bir dikişte bitireceksiniz zehir gibi votkayı! Hepsi aynı usulde ve çok rahat içiyor. Ama yine de şehrin dört bir tarafında votka reklamından çok bira reklamı var. Hemen hemen 3 billboarddan biri mutlaka bir bira afişi. Memlekette bu kadar reklam olunca insanlar bira içmeden de duramıyorlar sanırım. Hoş biz de pek duramadık ama onlar kadar da abartamadık! Kahvaltıda omletin yanında içenden tutun, çocuk parkında çocukları sallarken içenlere kadar, tuhaf bir bira tutkusu var Moskovalılarda.
Bizim favorimiz: бочка... Bence siz de bir deneyin!

Gezdim, gördüm, geldim...

Takıldım Deniz'in peşine, gittim Moskova'ya... Yaz tatili için biraz ters bir yer gibi görünse de ben pek memnun kaldım bu seyahatten. Gezdim, gördüm geldim.
Şehir olarak tam hayal ettiğim gibi Moskova. Çok ihtişamlı yapılar, kiliseler, konutlar, akıllara ziyan metro ağı, geniş sokaklar, bol şeritli caddeler, kalabalık... Nereye bakacağını, neyin fotoğrafını çekeceğini şaşırıyor insan. Şehir oldukça düz bir arazide kurulu. Kızıl Meydan'ın olduğu alan şehrin merkezi olarak alınıyor; otoban, metro o merkezin etrafında tüm şehri çevreliyor. Turistlerin mutlaka ziyaret ettiği Ivan Tepesi, Arbat ve elbette Kızıl Meydan gerçekten büyüleyici. Yapılar öyle güzel ki herhengi bir konut bile kesinlikle fotoğrafı çekilmesi gereken bir yapı gibi duruyor. Yollar tertemiz, her yer park, parklarda hep orman, hava mis gibi... Şehre hayran kalmamak elde değil!
Ama Ruslar (ya da belki de Moskovalılar demeliyim!) beni kesinlikle çok şaşırttı. Bu kadar güzel bir ırkın hiç bu kadar kaba olacağına ihtimal vermemişim. Birbirlerine, turistlere karşı son derece ilgisiz ve hatta duyarsızlar. Asla İngilizce konuşmuyor ve ilginçtir çoğu turistik yerde bile İngilizce yazmıyorlar. Yani koca şehri içgüdülerinizle dolaşıyorsunuz! Dil konusunda çok iddalı olan Deniz bile 1 hafta içinde sadece Rusça okumayı başardı, anlama ve yazma henüz tam değil!!!

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis