10 Ekim 2013

Unutulası post

Aslında umutsuz, neşesiz, enerjisiz postlar yazmak istemiyorum ve yazmıyorum da genellikle. Ama herzaman da aynı modda tutamıyor insan kendini işte...

Beklenti=hayal kırıklığı

Bile bile hala beklenti içinde olmam en çok kendimi şaşırtıyor.
İstediklerim olmuyor. Önüme -aklımdan dahi geçirmeyeceğim- tekliflerle çıkılıyor. Paylaş maylaş deniyor ya, ben paylaşmaya bile çekinirken, bana teklif ediliyor...

Bu sabah hiç beklemediğim şekilde, yanıma gelip gözümün içine bakınca değer verdiklerimden biri, gözlerim doldu. Anlatamadım yine olanı. Paylaşılası değil. Bana göre teklif etmenin ayıp olduğu cümleler kategorisinde. Ayıp kavramından nefret ettiğim halde... Tek bir kişiye söyledim olanı, dün gece. Herşeyi anlatıyorum ya ona, filtresiz... Ona bile yazdım; anlatmak zor...
 
Çok karmaşık yazıyorum yine. Aslında hissettiklerim artık bu kadar karmaşık değil. Beni karmaşıklaştıran beklemediğim yerlerden aldığım darbeler... Tam güvenecekken ya da güvenmişken; güvenmemem gerektiğini hatırlatan olaylar, kişiler...

Aslında düşününce bir yandan; son aşamadayım artık, biliyorum. Çözülmesi gerekn son birkaç konu kaldı. Onlar da bitince tam anlamıyla rahat olacağım. Ama çözülene kadar yine uykusuz geceler beni bekliyor...

Bu yazıyı okuduğumda tekrar bi şekilde, hatırlamayayım istiyorum sebebini. Unutulası olsun bu post.
Huzurlu günler çabuk gelin... 

4 Ekim 2013

Öz

Düşünüyorum ya çokça. Üstüme vazife olanları, olmayanları. Keyif aldıklarmı, almadıklarımı... İki gündür aklımda gezen bir cümle var hatta cümleden çok daha ötesi; düşünceler bütünü var...
Öz'e inanıyorum ben. İnsanın özüne...
Şartlar, tecrübeler, yaşanmışlıklar mutlaka etkiler, değiştirir, geliştirir insanı ama bir öz vardır ya tüm kişiliklerde, işte o bence asıl olan...
Rita'da bile böyle bu. 17 yaşında, yaşlı, tüm gün uyuyor, kimseye ilişmiyor ama özündeki o hırçınlık taa derinlerde olsa dahi duruyor. Gerektiğinde çıkacak; biliyorum. Bakışından anlıyorum.
Yani bu aslında mesaj kaygılı bir post değil elbette. Ama şuna inanıyorum; insanın içindeki sular durulunca, bulanıklık geçince, köprünün altından milyonlarca metreküp su akmış olsa dahi; özünde nasılsan illa ki öyle veda edeceksin hayata...
Büründüğün kimlik; sana ait değilse aslında, zamanı geldiğinde asıp askıya sahip olduğun "öz"ün sana daha çok yakıştığını anlayabileceksin. 
Bu "çok bilmiş" görünen post aslında çok bilmişlik değil; galiba benim bakış açımdan küçük bir değerlendirme...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis