12 Mart 2012

Rahmetli Hamsi

Aslında bu tam twitterlık bir konu zira iyi bir twitter okuyucusu olmama rağmen kötü bir yazıcıyım. en iyisi bloga yazıyım...
Geçtiğimiz günlerde eve yeni gelen üyeden bahsetmiştim "prens" adındaki japon balığımız. Ancak prensin adı ilerleyen günlerde değişti ve "hamsi" oldu. Hamsi son birkaç haftadır bizimle neredeyse el bebek gül bebek yaşıyor; Rita ve Demir'in gazabından bir şekilde kendini koruyordu. Demir onu çatlatmamak için az az mama veriyor arada fanusuna vurup adrenalin salgılatıyordu. Rita'nın elini bir gün fanusun içinde yakalamıştım ancak birşey yapmaya vakit bulamamıştı.

Derken bu sabah aldığım bir telefonla şaşırdım. Bizimkilerin darbelerinden kendini koruyan Hamsi kaderine yenik düşmüş, akşam sapasağlam olduğu halde bu sabah ölü bulunmuş. Ev halkı durumu Demir'den saklamış ancak Demir olayı çözmüş.. Bunun üzerine babası da Demir'e Hamsi'yi benim doktora götürdüğümü söylemiş...

Bu durumda babasından ilk pembe yalanı duydu, bu durumda benden de ilk pembe yalanı görecek. Çünkü eve yeni bir Hamsi gelecek...

Şimdi sorararım size ey dostlar, 2,5 yaşındaki kuzuya Hamsi'nin cennette olduğunu mu anlatmalı yoksa bizim yaptığımız gibi Hamsi'ler öldükçe yeni Hamsi'leri fanusa mı atmalı?


http://www.goldfishcareinformation.com/2011/09/goldfish-care-types-of-goldfish-diseases.html

8 Mart 2012

Kadınlar günü

Akşam yatmadan önce her yeri tekrar kontrol ettiniz mi?
Biri yerde biri koltuğun üstünde duran çorapları, odanın her yanına saçılmış oyuncakları topladınız mı?
Kapıya süt, ekmek yazıp kapıyı kitlediniz mi?
Mis kokulu odaya gidip yorganını iyice sıkıştırdınız mı yatağının kenarına?
Kediye mamasını verip sabahki planları yaptınız mı aklınızda?
Evde en erken kalkan siz misiniz yine?
Çıt çıkarmadan kimse uyanmasın diye hazırlanıp çıktınız mı evden sabahın köründe?
Radyodaki kadın cinayetlerini dinlerken ürperdi mi içiniz yine, doldu mu gözleriniz?
Trafikte o saatte bile densiz adamların aptal bakışlarına maruz kaldınız mı?
Saçınızı başınızı toparlayıp, makyajın en düzgününü yapıp oturdunuz mu masanıza?
Başladınız mı yine her türlü zorluğa bugün de göğüs germeye...
Ve masanıza gelen küçük bir çiçekle geldi mi bir gülümseme yüzünüze?
Günümüz de gerçek anlamda kutlu olur belki bir gün...

 Ve işte bugün gelen en anlamlı mail:


Almanya ve İsveç’te doğum sonrası ücretli izin süresi 47, Norveç’te 44, Yunanistan’da 34 hafta. Türkiye’de ise bu süre sadece 16 hafta.


Kadınların yüzde 41.9’u şiddet görüyor ve yüzde 48’i bunu kimseye söyleyemiyor. çalışan kadınların yüzde 44.1’i, çalışmayan kadınların 41.1’i şiddet mağduru. en az bir kez hamile kalmış her 10 kadından biri gebeliği sırasında dayak yiyor.



Türkiye’de 21 milyon sürücünün dört milyona yakını kadın. ‘trafikte taciz öldürüyordu’, ‘trafikte taciz korkusu’ başlıkları, gazetelerin üçüncü sayfalarının değişmezi. anketlere göre bir kadın sürücü, hayatı boyunca en az beş kez trafikte ciddi manada tacize uğruyor


100 kadından 62’si işgücüne katılmama sebebini ‘ev kadını’ olmasına bağlıyor. ev kadınlarına isteğe bağlı sigortalılık olanağı sağlanıyor ama primlerin yüksekliği ve eşe bağımlılık yüzünden sigorta yaptıramıyorlar.


2006 yılında yapılan araştırmaya göre 2000-2005 yılları arasında bin 190 genç kız ve kadın töre cinayetine kurban gitti. her yıl yaklaşık 200’ü aşkın kadınımız töre cinayetine kurban gidiyor. aile tarafından öldürülmeyen ama kendini öldürmeye zorlanan vakalar ise kayıtlara töre cinayeti değil intihar olarak geçiyor.


 Türkiye’deki her üç evlilikten biri zorla ya da erken evlilik. bazı yörelerde evlilik yaşı 12’ye kadar iniyor.



Türkiye’de 4 milyona yakın kadın okuma yazma bilmiyor. 6-24 yaş grubunda okuma yazma bilmeyen 220 bin kadın var. ilköğretimde kız çocuklarının okula gitme oranının en düşük olduğu iller şöyle sıralanıyor: bitlis yüzde 84.27, van yüzde 84.57, hakkari yüzde 85.05.


Türkiye’de çok eşli evlilik oranı resmi olmayan rakamlara göre ortalama yüzde 10. ancak, güneydoğu anadolu ve doğu anadolu’da bu oran çok daha yüksek. diyanet işleri başkanlığı’nın açık bir şekilde çok eşliliğin karşısında tutum almış olmasına rağmen, dini gerekçeler ve aşiret yapısı çok eşliliğe zemin hazırlıyor.


Bazen bir sokak köşesi, bazen bir otobüs, bazen bir işyeri; kadınların hepsi, hayatında en az bir kez mutlaka tacize uğruyor. çoğu bunu her gün yaşıyor. buna rağmen, sadece çok küçük bir bölümü şikayetçi oluyor. çünkü, ülkemizde tacize uğrayan kadının kuyruk salladığı fikri hakim olduğu için, şikayetçi olan kadın da yetkililerin tacizine uğrayabiliyor.



Reklam kampanyalarında estetiğe gönderme yapmak için kullanılan ana tema genellikle kadın. kadın estetiğinin kullanılma sınırı ile meta olarak kullanılma sınırı arasındaki bıçak sırtı denge çoğu zaman tartışma konusu.



Türkiye’deki kreş ve gündüz bakımevlerinin sayısı sadece bin 615. çocuklarını emanet edecek kurum bulamayan kadınlar, ev kadınlığına mecbur kalıyor.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
 
Copyright 2009 mynameismelis